“Ayıyla dans edersen, dansın ne zaman biteceğine ayı karar verir.”(Rus atasözü).
Son günlerde Rusya on binlerce askerini, binlerce tank, top ve zırhlı aracını Ukrayna sınırına yığıyor. Buna karşı batı sadece temennilerde bulunuyor. Amerika her açıklamasında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini dile getiriyor. Konuşmanın sonunda da “ ağır ekonomik yaptırımlar olur “ diyor. Bu da aslında işgal için Rusya’ya göz kırpmak gibi bir şey.
Bir ayıyla güreşince sağ çıkma ihtimali olsa bile kimse bir ayıyla güreşmek istemez. Bu anlaşılabilir fakat sadece güçten anlayan kendi içerisinde dahi demokrasinin işlemediği bir ülkeye sadece ekonomik yaptırım tehdidin de bulunmak, üstünüze gelen bir tanka kar topu atmak gibi bir şey olur. Aynı zamanda bu ekonomik yaptırımların ne kadar ağır olacağı ve bu yaptırımların ne kadar uygulanabileceği ayrı bir tartışma konusudur.
Rusya, Avrupa için enerji konusunda büyük bir tedarikçi bu konuda Avrupa’nın vatandaşlarını soğukta bırakacak ve refahını bozacak yaptırımlarda bulunması zor.
Avrupa kendi çıkarları söz konusu olduğunda her zaman dile getirdiği demokrasi ilke ve değerlerine nasıl sırtını döndüğü herkesçe malum. Burada dünyanın küresel ekonomik sistemine entegre olmuş Rusya’ya ne derecede uygulanacağı belirtilmeyen yaptırımların, Pandemi ve kuraklıkla birleşerek tüm dünya ekonomisinde kötü sonuçlara yol açacağı da göz ardı edilmemelidir. Son 10 yılda Rusya’ya yakın liderlerinden kurtulmuş ve yüzünü batıya dönmüş devlet yönetiminde Sovyetler döneminin yolsuzluk rüşvet gibi birçok hastalıklı yanlarını taşıyan Avrupa’nın demokrasi kriterlerini henüz çok da taşımayan, Ukrayna için batının savaşa direkt olarak müdahalesi çok zor. Olası bir durumda nükleer güçlerin karşı karşıya gelmesi demek olur.
Büyük güçler birbirine karşı her zaman daha fazla kazanım elde etmek için el yükselterek giderler. Arada kalan küçük güçler çok yıkıcı zararlar görür. Atalarımızın sözüyle atlar tepişir, arada eşekler ezilir. Diğer taraftan olay stabil bir hal alırsa yankıları büyük olur.
Amerika’nın daha Afganistan yenilgisi ve trajedisi unutulamamışken büyük prestij kaybı yaşayacağı açıktır. Müttefikleriyle de güven problemi ve ilişkilerinin sorgulanmasına neden olacak gibi görünüyor.
Bu olası işgal girişimi veya işgal Avrupa’ya doğru yüz binlerce mültecinin gitmesini, birçok ülkeye de NATO’nun amacını tekrar sorgulatacak. Rusya’ya sınırı olan ve NATO’ya girmek isteyen diğer ülkeleri çok fazla tedirgin edecek. Almanya başta olmak üzere birçok ülkenin kendi ordusuna daha fazla önem vermesi ve geliştirmesi gibi bir dizi olaya ve duruma sebebiyet verecek. Rusya cephesinden bakıldığında yıllardır kendi hâkimiyetinde olan bağımsız olduktan sonra bile arka bahçesi gibi kullandığı Ukrayna’nın Avrupa’yla yakınlaşması NATO’ya girmek istemesi. Akabinde Moskova’nın yanı başında askeri üsler kurulması anlamına gelir. Aynı zamanda bunun gerçekleşmesi Gürcistan gibi birçok ülkeyi de etkileyecektir. Bu yüzden Rusya bu konuyu kırmızı çizgisi olarak görüyor.
Putin’le birlikte toparlanan Rusya’nın yüzlerce yıllık hayali olan sıcak denizlere inme hayalinin yanına bir hayal daha ekleyerek, Rusya’nın Sovyetler Birliği yıkılmadan önceki sınırlarına döndürmek. Bu hayallerini komünizm ile değil Rus milliyetçiliği ile gerçekleştirme isteği de var. Tabi şu anda bile iyi durumda olmayan ekonomisi kaldırabilecek mi bunu da zaman gösterecek. Bunlar değerlendirildiğinde masada birkaç yol var.
İlk akla gelen Rusya Ukrayna’nın tamamını işgal amacıyla Transdinyesteri de zamanla içine alacak bir saldırı başlatması ki, yaptığı askeri hazırlıklara bakılırsa en yakın seçenek bu. İkinci seçenek Amerika’nın Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağına dair taahhüt verip diplomasi ile bir sonuca ulaşmaya çalışmak.
Başka bir seçenekse Rusların hâkimiyetinde olan Donetsk ve Lugansk bölgelerini kara yoluyla kırımla bağlantısını gerçekleştirip hem kırımın su sorununu çözmek hem de Ukrayna’yı var olan siyasetinden vazgeçirmeye çalışmak. Bütün bunlar önümüzdeki aylarda daha fazla netlik kazanacak.
Bütün bunların yanında dünyada değişen güç dengeleri var. Artık iki kutuplu Moskova ve Washington merkezli komünist ve kapitalist ideolojik çatışmaların yine bunun sağladığı alt yapıyla ortaya çıkan yayılmacı anlayışların ve müttefik arayışlarının ötesinde bir dünyadayız. Sovyetlerin yıkılması ve teknolojinin, teknolojik araçların sosyal medya gibi etkileşim yollarının toplum içerisinde daha da yaygınlaşarak kullanılması komünizmi bir ütopya olmaktan da uzağa taşımıştır.
mercurecasino poker siteleri slot oyna oleybet
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
başakşehir escort ikitelli escort güneşli escort kayaşehir escort bağcılar escort esenler escort eyüp escort güneşli escort kumburgaz escort topkapı escort