Maliye ve Hazine Bakanlığı, Merkez Bankası ve Darphane birlikte çalışmalı, gerektiği kadar para basma yetkisi verilmeli, bu kriz süreci bitene kadar ihtiyaç kaynak dengesi sağlanmalı enflasyona sebep olmayacak ölçülerde kullanılmalıdır. Piyasanın sarsılması engellenmelidir. Tedavüldeki paralar gerekirse yenilenmeli, kirlilik ve mikrop taşıyıcılığı önlemek için sık sık eski paralar toplatılmalıdır. Bu öneriler alternatif olarak değerlendirilmelidir. AB ve ABD Merkez Bankaları bu seçeneği kullanmaya başladı. Dijital para ile ilgili çalışmalar da başlatılmalı, bununla ilgili olarak Dünya çapındaki hazırlıklar araştırılmalı, Türkiye’nin menfaatleri aktif olarak korunmalıdır. Kamu ve özel bankalar daha fazla fedakârlık yapmalı. Faizsiz kredi imkânları araştırılmalıdır. Kredi kefalet sistemi genişletilebilir. Kredi ve kredi kartı gecikme faizleri ilgili düzenlemeler bankaların iflasına sebep olmayacak şekilde düzenlenmeli ve yeniden yapılandırmalıdır. Gerekirse bankalar Merkez Bankası tarafından fonlanmalıdır. Olağanüstü durumlar için kriz yönetimi çalışmaları devreye konmalıdır. Krizlerin yıkım olduğu düşüncesinden sıyrılmalı krizin tehdit olduğu kadar bir fırsat olduğu da değerlendirilmelidir. Krizin bu ilk dalgasın da çok iyi bir yönetim gösterildiğini düşünüyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, emeği geçen bakanlarımıza, sağlık çalışanlarımıza ve kamu personelimize şükranlarımı sunuyor yürekten tebrik ediyorum. Hakikaten büyük fedakârlıklar gösterdiler. Sık sık yerli üretim siyah çay tüketilmesi iyi olur. Rize Çay’ı, Dünya da üzerine kar yağan tek çay’dır. Organik üretime de geçildi daha yaygınlaştırılabilir. Kaçak çayın ülkemize girişi engellenmeli her türlü kaçakçılıkla mücadele artırılmalıdır. Deniz ürünlerinin üretimi artırılmalı, sağlık yönünden tahlilleri yapılmalı, av ve avlanma mevsimlerine riayet edilmeli, avlanma yöntemlerindeki adeta balık soykırımına sebep olan yöntemler yasaklanmalı, şiddetle cezalandırılmalıdır. Kamu yatırımları sadece kaldırım ve yol yapımı olarak düşünülmemeli bizzat üretimi artırıcı, doyum sağlayıcı yatırımlar olmalıdır. İşsizliği azaltacak, gelir ve refah seviyesini artıracak yatırımlara ağırlık verilmelidir. Ülkenin hiç ithalat yapmadan kendi kendisine yeterliliği hedef alan bir dönüşüme girmesi temin edilmelidir. İşsizliğin önlenmesi için ortaya yeni çıkacak iş kolları için araştırma ve eğitimler verilmesi. AB, BM, NATO, AGİT gibi uluslararası kuruluşlarda bir çözülme olabilir. Dünya yeniden şekillenebilir yeniden kurulabilir. Avrasya Birliği, Akdeniz ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği gibi kurulu teşkilatların işlerliği artırılabilir veya yeni teşkilatlar kurulabilir. Bunlar savunma-güvenlik alanında olduğu gibi ekonomik siyasi hedeflere yönelik olarak ta kurulabilir. Türk Konseyi ve D-8 gibi kuruluşların hayata geçirilmesi alternatif olarak düşünülebilir. Çevre ülkeler ile “ortak ticaret bölgesi” ve “yeni/ortak para birimi” geliştirilebilir. Türkiye’nin çok sayıda alternatifi vardır. Bu salgın sonrası Dünya gündemi değişti. Dış politika ve hedeflerinde uyanık ve aktif olmalıyız. İdlip-Halep-Rakka-Deyrizor kuzey hattı bizim elimizde olmalıdır. Bu bölgede Suriye’nin meşru hükümeti kurulmalı, devlet düzeni tesis edilmelidir. Esat yönetimini Suriye’nin meşru yönetimi sayan anlayıştan vazgeçilmelidir. Irak’ta Musul ve Kerkük bölgesi için özerk bir yönetim kurulması tasavvurunu geliştirmeliyiz. Stratejik silahlanmaya hız vermeliyiz. Libya’da Hafter güçlerini geriletmeliyiz. Saraç güçlerinin bütün Libya’ya hâkim olmasını temin etmeliyiz. Ege Adalar Denizi’nde ada, kaya ve 1000 metre mesafedeki topraklarımızı (Lozan’a göre hakkımızdır) tekrar ele geçirmeliyiz. Diplomatik çalışmalar ve uluslararası sözleşmeler yeniden gözden geçirilmelidir. Bütün insani yardımlar Kızılay ve AFAD koordinasyonu altında dağıtılmalıdır. Yerel yönetimler, iş Dünyası, sanatçılar, STK’lar koordine edilmeli ve gıda ve sağlık ihtiyacı olan aileler tespit edilmeli ve tek çatı altında yardım edilmelidir. Zekât teşvik edilmeli ve devlet toplanıp dağıtılmasında gönüllü kuruluşlar kurmalı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) fetva ve teşkilat yapısından istifade edilmelidir. 5-G’ye geçiş teknolojisi çok iyi incelenmelidir. Bu yöndeki endişe ve tereddütler giderilmeli yan etkileri araştırılmalıdır. Bu teknolojinin zararlarını bertaraf edecek teknik araştırmalar yapılmalıdır. Cep telefonları ile görüşmeleri mümkün oldukça kısa tutulmalı, yatak odalarına kesinlikle koyulmaması öğretilmelidir. Radyasyon yayan tüm cihazlardan maksimum seviyede uzak duralım. Günde en az yarım saat toprağa basmayı ihmal etmeyelim. Radyasyon, sinyal radyasyonu, manyetik dalga uygulamaları için araştırmalar yapılmalıdır. Yerli yazılım ve donanımlara özel önem verilmeli, yerli işletim sistemine geçiş yapılmalıdır. Big data, kadın bilim, yapay zeka, 3-D yazıcılar üzerinde araştırma ve geliştirmeye büyük önem verilmelidir. Rusların yaptığı yandeks gibi yerli arama motorları, yerli sosyal medya platformu ve “youtube, facebook, linkendin, watsapp, instagram, twitter gibi” modelleri oluşturulmalıdır. HAARP, 5G, Chemtrails teknolojileri araştırılmalı, bazı konularda ciddi kaygılar var, bunlarla ilgili eleştiri ve endişelere çözüm bulunmalıdır. Bilim kuruluna, gıda, tarım, sosyolog, psikolog, tıp, ekonomi, bilişim ve stratejist gibi konusunda uzman kişiler eklenmeli. Tartışmalı konularda uzmanlardan oluşan ihtisas kurulu oluşturulmalıdır. Kamu hizmetleri kesintisiz devam etmeli. Belediyelerin ödenekleri aksatılmadan verilmeli, maske, eldiven, çöp poşeti, kolonya ve gıda dağıtımı gibi ihtiyaçlar belediyeler tarafından yapmalıdır. Bu süreç geçene kadar merkezi yönetim ve yerel yönetimler birlikte ve işbirliği içinde çalışma yapmak zorunda olduğu bilinci ile hareket edilmelidir. Korona virüs (Covid-19) virüs salgını ile ilgili yayın yasağı getirilmeli bazı ümitsizliği tahrik eden kötümser yazı ve yayınlar sınırlandırılmalıdır. Bu alanda büyük bir bilgi kirliliği var, felaket tellalları da bunu teşvik ediyor. Toplumumuzu ümitsizliğe iten algı yönetimi yapılmakta, toplum psikoloji bozulmaktadır. Basın kuruluşları uyarılmalı, doğru bilgi ile desteklenmeli, kamu adına sadece ilgili bakanlar, bilim kurulu ve mülki idare amirleri açıklama yapmalıdır. Bu konu da sınırlandırma yapılmalı, her kafadan bir ses çıkmamalıdır.. İller’de Valilik Başkanlığın da Kurulan İl Umumi Hıfzı’s Sıhha Meclisinde “Kızılay Şube Başkanı ve AFAD İl Müdürü’nün” de olması iyi olur. Milli ve manevi değerlerimizi de unutmayalım. “tövbe, salâvat, tevhit, ezan, dua, zikir, tezekkür ve tefekkürü” ihmal etmeyelim. Kur’an ve ezan da büyük bir manevi enerji vardır, çokça okunmalı, manaları anlatılmalıdır. Ölümlü Dünyada küçük meseleleri büyütmeyelim, özür dilemekten imtina etmeyelim, daima helalleşelim.
Gidecek başka bir yerimiz yok. Başka bir Türkiye de Yok. Yapılacak ve söylenecek çok söz var. Tarihte çok daha büyük felaketler yaşadık, devletlerimizi kaybettik, her şeyimizi kaybettik ama umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik. Mete Han’dan Recep Tayyip Erdoğan’a kadar olan devlet adamlarımızın yönettiği birçok devletlerimiz yıkıldı, yeniden kuruldu. Bilge Vezir Tonyukuk ve Nizami Mülk’ün devlet yönetim sırlarını unuttuk. Çin fitnesi yüzünden Hun, Göktürk ve Uygur Devletlerimiz kısa sürede zayıfladı ve yıkıldılar. Moğol istilası, Haçlı Seferleri, Kırım Harbi, Doksanüç Harbi ve Birinci Dünya Savaşı gibi büyük savaşlardan geçtik ağır badireler atlattık ancak bu günlere geldik.
Milletimiz hiçbir zaman umudunu yitirmedi ve çocuklarına Muzaffer, Gazanfer ve Mücahit, Alparslan, Kılıçaslan, Metehan, Bilgehan, Atilla, Selahattin, Baybars, Fatih gibi isimler koymaya devam etti. Savaş’ta Yavuz, barışta Yunus olduk. Dosta güven, düşmana korku verdik. Mazluma umut, zalime adalet olduk.
Ahi Teşkilatlarının gayretleri, devlet ve millet dayanışması ile her zaman el ele vererek zorlukların üstesinden geldik. Çok kısa zamanda yeniden daha güçlenmiş olarak ayağa kalkmayı bildik.
Farklılarımızı değil, ortak değerlerimizi, birleştirici yönlerimizi ön plana çıkarttık ve büyük güç olduk, bunu her zaman yaptık, tekrar tekrar yapabiliriz ve yapacağız.
Bismillah diyerek yeniden daha güçlü bir irade ve azimle işe başlayalım. Teklif ve öneriler çoğaltılabilir. Teknik konular, uzmanları tarafından daha detaylı incelenebilir, geliştirilebilir. Standart düşünmenin dışına çıkılmalıdır. Kalıpların dışına çıkılmalıdır, ancak bunu yaparken kadim müessesleri yıpratmadan devlet çınarının köküne kuvvet vermek lazımdır. Böyle zamanda aykırı fikirleri de dikkate almak gerekir. Farklı yaklaşımlarda değerlendirilmelidir. Tarihte sayısız medeniyetler, imparatorluklar, devletler, beylikler, atabeylikler kurmuş bir milletin evlatları bu zor durumdan da kısa sürede daha da güçlenerek çıkacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu zor süreçte büyük bir cesaretli ve güçlü bir liderlik örneği göstererek ihtiyacı olan ülkelere yardımda bulunması takdire şayandır. Büyük ülke olma yolunda güçlü bir yönetim gösterdiği için şükranlarımı sunarım.