Takriben 600 yıllık bir imparatorluk İngilizlerin öncülüğünde Haçlı kualisyonu tarafından çok planlı sinsi ve programlı bir şekilde takriben 200 yıl çalışarak yıkıldı. Bir imparatorluk bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti devleti 24 milyon metre kare bir coğrafyadan 784 bin metrekareye hapsedilen devlete indirgendi.

Reddi miras üzerine kurulan bu devlet halkının iradesi dışındaki işgalci güçlerin kararı ile şekillendirilmiş ve devlet kimliği kazandırılmıştır.

Bu dönemde halkımıza ait tüm değerler yok sayılmış ve  bu değerlere sahip çıkan halk ise  cezalandırılmıştır.

Devrim adı altında halkımızın değerleri seri cinayet anlayışı  ile talan edilmiltir.

Halkımız ve ümmet için önemli olan hilafet makamı ortadan kaldırıldı müslümanları başsız Ümmeti yetim bıraktılar.

 Kılık kıyafet harf devrimi bir yandan eğitim inanç ibadethaneler kutsal mekanlar medreseler kapatıldı veya yağma edildi, ezanlar türkçeleştirilmesi ayetlerin ibadetlerin türkçeleştirilmesi dini kılık kıyafetler Kur'an'ı okumak okutmak gibi halkımıza değer katan medeniyetimizin zemini yok sayılmış ve yasaklanmıştır.

Keyfi uygulamalar halkımızın iradesinin yok sayılması, onların inandıkları demokrasi gereği seçimlerin açık oy  gizli tasnif ile istedikleri sonuçu beyan etmişler.

Yine halkımızı ve öncülerini faili meçhul cinayetlerle ortadan kaldırmışlar.

Hukuku hiçe sayan bir anlayışla önce infaz sonra yargı ile sayısız cinayetlerin işlenmiştir.

Ülkenin başbakanının ve bakanlarının mesnetsiz olarak asmışlar.

Halk iradesinin öne çıktığı zamanda darbelerle halk iradesi bastırıldı.

ülkenin zengininin medyasının askeryesinin siyasetinin bürokratının istihbaratının halkın dışındaki İttihat ve Terakki mensubu göçmenlerden ve aile kökeninin Müslüman olmayanlardan oluşturuldu. 

İstenildiğinde terör örgütü kurulmasına kapı aralandı  ve halkı bu terör ve  şiddet anlayışı ile terbiye ettiler.

Eğitimde inançlı öğrenci ve kadroları irtica yaftası ile dışladılar.

Sürekli halkı vatan haini ve bu vatanın sahibi olarak kendilerini öne çıkardılar.

Halkımızın özgürlük anlayışına ipotek kurdular.

Tüm cabaların batılı sömürgeci anlayışı memnun etmek için mandacı düşünceyi aşamadılar.

Halkına ve değerlerine düşman olan yüzünü işgalci batıya ceviren bir zihniyet inşa ettiler. 

Düşmanları dost halkını düşman gören bir anlayışta hareket eden bu anlayış ülkenin zenginliğini bir avuç aslı ailesi müslüman olmayan işgalci Batı'nın güdümünde olan kişilere peşkeş çektiler.

Ülke ekonomisi her dönem farklı bir soygun anlayışı ile heder ettiler.

Yine ülkeyi bu batılı güçlerin kuklası olan kişilerce yöneticileri terbiye ettiler.

Zulüm merkezli batının seküler sistemini öne çıkaran bir anlayışla takriben bu ülkeyi seksen yıla yakın bir zaman yönettiler.

Keyfiligin kol gezdiği reddi miras üzerine şekillenen bu sistem tümüyle batıya hizmeti esas alan bir anlayışta hareket ettiler.

Tarihimize yüz karası olarak gecen bu birinci dönem Yönetim anlayışı ömrünü tamamlamış görünüyor.

Tarihsel olarak baktığımızda çok daha ileride olması gereken ülkenin bu gün bu seviyede olması bu gerici ve taklitçi anlayıştan kaynaklandığı görülmektedir. Bu eski sistem miadı dolmuş raf ömrü bitmiş ürün gibi tarihin çöplüğüne atılmış durumda yeni ikinci yüzyıla halkımızın iradesinin iktidarına selam olsun....