Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
80 sonrası İslami yapıların menbası MTTB ve Akıncılar
Tarih: 06-09-2021 00:02:00 Güncelleme: 06-09-2021 00:02:00


MTTB, Akıncılar ve devamında oluşan siyasal İslami yapılanmalar gerek ilk faaliyet yıllarında gerekse günümüzde fikri anlamda süren etkileri düşünüldüğünde, aydınlar kategorisinde değerlendirilebilecek bir yapı olarak görünmektedirler.

1968-78 yılları arasında etkili olan ve siyasi literatürde “Mücadeleci” olarak bilinen aydın topluluğu, Türkiye İslamcılığının farklı bir versiyonu olarak görülmektedir. Mücadele Birliği, bir dönemlerin sağ sol ikileminde sağcı kutupta yer alan, salt milliyetçilikle saf İslamcılık arasında kendine özgü bir noktada faaliyette bulunmuş, duyguları/eğilimleri itibariyle İslami, kültürel söylemi itibariyle günümüz siyasi ve politik İslam’ın alt yapısını oluşturmuştur.

Tarihsel süreç içerisinde 1924’te halifeliğin kaldırılması İslamcılığın devletle olan ilişkisini zayıflatan bir hamle oldu.

İslamcılığın 1949’a kadar bırakın siyasi örgütlenmesini, kültürel olarak bile görünümü mümkün olmadı. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi bürokrasi ve devletin tümüyle özdeşleştiği bir yapıdan ziyade seçimler yoluyla en azından siyasi bir alanın açılabilme imkanını doğurdu. Dindar-muhafazakar tabakaların siyasetle etkileşimi mümkünlük kazandı.

1960’lı yıllarda çeşitli tercümeler (Seyyid Kutup, Mevdudi vb.) İslamcılarla buluşmaya başladı. Bu sayede 69’a gelindiğinde ideolojik anlamda bir İslamcılığın alt yapısı oluştu. Fakat buna rağmen siyasal/toplumsal bir fikir olarak gelişmeye başlayan İslamcılık fikrinin kurumsal gücü henüz oluşmamıştı.

69’da MTTB de Burhanettin Kayhan’ın seçimleri kazanmasıyla birliğin İslamcıların eline geçmesi ve Erbakan öncülüğünde Bağımsızlar Hareketinin seçim çalışmalarına başlaması ki bu çalışma Milli Nizam Partisi MNP’nin öncüsü olacaktı. İslamcıların bundan böyle Türkiye de siyasi ve politik zeminde varlıklarının ve var olacaklarının göstergesiydi.

Seyyit kutup, mevdudi v.b. ideolog ve İslamcı mütefekkirlerin bakış açısından etkilenen, düşünsel anlamda politik hassasiyete sahip jenerasyona göre Siyasi alanda Müslümanların temsilinin aracısı olarak kurulacak parti sadece iktidar aygıtının ele geçirilmesi motivasyonunu haiz olmayıp, dile getirilen hak-batıl kavramları üzerinden kurulan gerilimin temsilcisi konumunda olacaktı.

MTTB bu süreçte partiden sonra İslamcı gençlerin örgütlendiği ikinci bir kurum olarak yer aldı. Burhanettin Kayhan’ın MTTB nin başına geçmesi ile İslamcı çizginin belirginlik kazanması ileriki süreçte kurulacak olan Akıncılar Hareketi’nin düşünsel anlamda duruşunu da etkileyecekti.

MTTB sokak mücadelesi yoluyla rakip siyasi hareketlerle çatışmaya girmeye değil orta ve uzun vadede eğitim programlarıyla ülkede inançlı bir geleceğin yetiştirilmesini amaç edindi. Bu çerçevede herhangi bir parti ve liderin etkisi altına girilmemesi vurgusu özellikle belirtilmiş, kadrolaşmanın ana strateji olarak ele alınması gerektiği özerinde duruldu.

MSP’nin 1973 seçimini kazanmasıyla seçimlerle iktidara gelmeyi önceleyen bir parti konumuna gelmesi bir kırılmanın da sebebi oldu aslında. toplumsal/ideolojik bir yapının parçası olmaktan ziyade seçimlerle iktidara gelmek kaygısının siyasi elitlerce öncelendiği bir anlayışı dayattı, bu yeni durum kimi grupların kopmasına sebebiyet verdi.

1975’e gelindiğinde MTTB içerisinde kendini MSP’li sayan gruplar çeşitli yerlerde Akıncılar derneklerini kurmaya başladı. Oluşum, Amaçlarını kamplara bölünmüş Türkiye’nin bu bölünmüşlüğünü ortadan kaldıracak bir amaç için birleşmek şeklinde belirtti.

Akıncılar kısa sürede çok iyi ve organizeli bir örgütlenme başarısı gösterdiler.  1976 Ağustos’unda 60 dernek şubesine sahipken 1978’e gelindiğinde 398 şubeye ulaşılmıştı. Bunda Akıncıların toplumun tüm katmanları ile ilişki kurmasının etkisi yadsınamaz. kurulan bu derneklerde yoğun bir okuma ve kültürel etkinliklerle düşünsel anlamda donanımlı kadrolar yetiştirildi.

İleriki dönemde MSP’nin iktidardan düşüşü Akıncılar için devlet baskısını daha yoğun hissedecekleri bir dönemi getirdi. Ayrıca anarşi/şiddet ortamının keskinleşmesi Akıncıların hareket alanını iyice kısıtladı. Buna rağmen Akıncılar siyasi şiddet atmosferinin sistem dayatması olduğunu vurgulamış, siyasi şiddetten uzak durarak tebliğe devam etmek kaygısı taşımışlardır.

11 Şubat 1979’a gelindiğinde İran’da İslamcı Devrim ile birlikte Milli Görüşe alternatif İslamcı dalgalar belirginlik kazandı, özellikle ülkenin doğu ve güneydoğusundaki İslami kesimler coğrafi yakınlıktan olsa gerek İran’daki rüzgardan daha fazla etkilendi diyebiliriz.

Bu etkileşim tabandan dönüşümü amaçlayan, teşkilattan önce cemaati önemseyen, parlamenter siyasete sırt dönmese de toplumsal mücadeleyi önceleyen bir damarın belirginlik kazanmasını sağladı.

Ülkede Yoğun bir atmosferde devam eden sağ sol çatışmasında Metin Yüksel’in şehadeti sonrası İslamcı gençlerde sisteme karşı duyulan tepki daha da artmış, 1 Nisan 1980 Sakarya Mitingi ile Akıncılar Hareketi kendi gücünün ve misyonunun farkına varmış,  mücadele ve direniş arzusunun belirginlik kazandığı bir toplumsal eylemsellik vücut bulmuştur. Sonrasında Konya ve Tatvan mitingleri bu toplumsal eylemselliği en zirveye taşımıştır.

Örgütlenme ve toplumsal eylemsellik anlamında önemli atılımlar gösteren Akıncılar geldiği aşamayı entelektüel olarak yönlendirebilecek, derinlik ve netlik kazandıracak bir çerçevenin yeteri kadar oluşturulamaması sonucunda hareket içerisinde daha marjinal diyebileceğimiz gruplar hareketten ayrılmış Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı yapılar ile yola devam edilmiştir.

1980 sonrasında Türkiye’de herhangi bir İslamcı yapı MTTB ve akıncılar hareketinin etkinlik ve eylemliliğine ulaşamasa da bu yapılar 80 sonrası İslami yapılar için bereketli bir menba ve katalizör görevi görmüştür.

Vesselam.



Bu yazı 9536 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI