Bugun...


Tarık Ziya Gücüm

facebook-paylas
12 Eylül Darbesinin Retrospektif gerçekliği
Tarih: 20-09-2021 00:02:00 Güncelleme: 20-09-2021 00:02:00


12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 41 yıl geçti.Türkiye yakın tarihinin en önemli ve kırılgan dönüm noktalarından biri.Özellikle Retrospektif bir değerlendirme yapıldığında içinde yaşadığımız politik ve ekonomik atmosferde 12 Eylül ün izlerinin halen büyük ölçüde Lokal de olsa görüldüğünü söyleyebiliriz.

Hedef 12 Eylül öncesinin Türkiye’sini tamamen ortadan kaldırmak veya Politikleşmiş,  mobilize olmuş kitleleri pasifize etmek olsa da darbeci kadroların asıl hedefi Yaşamın tüm alanlarına müdahale ederek yeni bir toplum mühendisliği projesini hayata geçirmekti.

Dolayısıyla 1980 sonbaharında darbeyi gerçekleştiren kadro, darbe şartlarının olgunlaşmasını bekleyecekti hatta beklemekten öte olgunlaştıracaktı.

Darbenin dış bağlantıları ise yine hazırlık dönemi konusunda net fikir verecekti.

Her seferinde farklı gerekçelere dayandırılan darbelerin çoğunluğunun ortak yanı ABD desteği ile gerçekleştirilmiş olmalarıdır.

Afganistan ve İran'da sorun yaşayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuğu ve darbeye her türlü desteği verdiği biliniyor. Dönemin ABD Başkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar başardı" cümlesi Kenan Evren ve arkadaşlarından böyle bir darbenin dört gözle beklendiğinin bir kanıtı niteliğindeydi.

Öyleki,12 Eylül rejimi yalnızca siyaseti ve ekonomiyi tanzim etme ile sınırlı kalmayacak, entelektüel alanı da kuşatacaktı.

Darbeciler, Türkiye’nin kültür yaşamına müdahale etmeyi toplum mühendisliği projelerinin asli bir parçası olarak görecek ve anti-entelektüelizmi ile hem sağın hem de solun düşün ve kültür alanlarındaki hegemonyasını kırmayı hedef alacaktı.

12 Eylül’e uyandığımızda ülke tarihinin en kanlı askeri darbesi gerçekleştirildi. Darbeyi gerçekleştiren generaller tarafından 12 Eylül 1980 ile 6 Aralık 1983 tarihleri arasında yapılan uygulamalar demokrasi ve insan hakları açısından kara bir lekedir.

Gerçi 12 Eylül Darbesi'nin bu ülkenin ruhunda ve vicdanlarında nasıl derin yaralar açtığını rakamlarla anlatmak mümkün değildir. Bu verilerle Darbe mantığının doğru anlaşılması ve Türkiye’nin yarınları için demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve tabii ki adalet açısından büyük önem taşımaktadır.

12 Eylül sabahından hemen sonra;

•          650 bin kişi gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü,

•          1 milyon 683 bin kişi, etnik kökenine veya düşüncesine göre fişlendi,

•          Açılan 210 bin davada 230 bin kişi Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı,

•          7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi,

•          124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı,

•          Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı

•          İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi,

•          500 kişi Türk Ceza Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,

•          404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçlamalarından yargılandı,

•          388 bin kişiye pasaport verilmedi,

•          30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı,

•          525 kamu görevlisi hakkında soruşturma açıldı,

•          14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı,

•          30 bin kişi “mülteci” olarak yurtdışına gitti,

•          366 kişi “kuşkulu bir şekilde” öldü,

•          Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi,

•          171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi,

•          144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü,

•          14 kişi açlık grevinde öldü,

•          16 kişi “kaçarken” vuruldu,

•          95 kişi “çatışmada” öldü,

•          73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi,

•          43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi,

•          937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı,

•          23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu,

•          Siyasi partiler ve sendikalar kapatıldı, çok sayıda siyasetçi gerekçesiz gözaltında tutuldu ve tutuklandı. Cunta generalleri dünyanın en zengin askerleri listesine girdi.

•          3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi,

•          400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi,

•          Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi,

•          31 gazeteci cezaevine girdi,

•          300 gazeteci saldırıya uğradı,

•          3 gazeteci silahla öldürüldü,

•          Gazeteler 300 gün yayın yapamadı,

•          13 büyük gazete için 303 dava açıldı,

•          39 ton gazete ve dergi imha edildi,

•          Yüzbinlerce yayına el konuldu ve imha edildi.

Dikkat çekici detay,Bu suçlardan önemli bir kısmı insanlığa karşı işlenmiş suçlar kategorisindedir.

Demokrasinin, insan haklarının hiçe sayıldığı 12 Eylül, demokrasimizin kara bir lekesi olarak tarihe geçti.

12 Eylül darbesini gerçekleştirenler, devletin Restorasyonu olarak güvenlik kavramını merkeze alarak, derin Nato’nunmilitarist yorumlarına sahip çıkan bir dönüşüm operasyonuna giriştiler.

Buradaki hedef, toplumun kendi iç dinamikleriyle gerçekleşecek demokratikleşme arzusuna set çekmek ve militarist bir bakışla modernleşme sürecinin tüm aktörlerini yok etmek, yok edemediklerini dönüştürmek sureti ile 28 Şubat ve 15 Temmuzda da deneyecekleri gibi ülkenin geleceğini bir yerlere ipotek etmekti.

Vesselam.

 

 



Bu yazı 6588 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI