31 Mart yerel seçimleri, her açıdan tarihi bir dönemeç oldu. Ak Parti, 22 yılda ilk defa CHP'nin gerisinde kalarak oy oranını en düşük seviyeye indirdi ve seçimde ikinci parti durumuna düştü. Bunun birçok sebebi olduğunu biliyoruz. Bu sebeplerin başında Ak partinin ilk kuruluş kodlarını kaybetmesi oldu. 2002 milli beraberlik ve milli görüş ruhunun partideki anlayışının tükenmesi ile milletin partisi olma özelliğinin giderek zayıfladığı ve toplumu okuyamamasının verdiği sıkıntılar ile birlikte böyle bir sonucu doğurduğunu söyleye biliriz. Bunun yanında ekonomik sıkıntılar ve alım gücünün düşmesinin de etkisi büyük olmuştur.

AK Parti'ye yönelik oy tercihini etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak ekonomik sebepler gösterilirken, yüksek enflasyon, işsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizlik de oy kullanırken farklı parti seçme  isteğine neden oldu. Bu sebeplerle, vatandaşlar farklı siyasi partilere yöneldiler veya tercihlerini  sandığa gitmeme olarak değiştirdiler. Böylelikle ekonomik kaygılar, seçim sonuçlarında belirleyici bir faktör olarak öne çıktı.

Ak partinin önemli bir özelliği olan istişare kültürünü kaybetmesi, seçim sonuçlarını da etkilemiştir.

Emeklilerin maddi sıkıntılarının giderilememesinin tepkisel olarak seçim sonuçlarını etkilediğini gördük.

Hâl yasasının çıkartılamamasının, fahiş kira artışlarına kalıcı çözüm bulunamamasının, Futbol Federasyonunda son zamanlarda ortaya çıkan olumsuz gelişmelerin de seçim sonuçlarını etkilediğini gördük.

Kamudaki israf ve yolsuzlukların yeterince üzerine gidilememesinin, Ayasofya'nın bir bölümünün paralı yapılması ve bu olayların da vatandaşa nedeninin iyi anlatılmamasının seçim sonuçlarını etkilediğini gördük.

Aile yapısının dağılmasına sebep olan yasalara (6284) onay verilmesinin, İşçilere tayin hakkı verilmemesinin ve yüksek sendika aidatlarına sessiz kalınmasının seçim sonuçlarını etkilediğini gördük.

Sonuç olarak AK Parti nasıl dersler çıkaracak ve hatalarını bertaraf edebilecek mi? Yoksa görmezden gelinmeye  devam mı edilecek? Bekleyip görelim. Merhum 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman DEMİREL’in dediği gibi ‘boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.’