Bugun...


Zeki Dilek

facebook-paylas
AFGANİSTEN, TALİBAN VE MÜSLÜMANLAR-3-
Tarih: 31-08-2021 00:03:00 Güncelleme: 31-08-2021 00:03:00


1988’e gelindiğinde Sovyet iç politikasındaki değişiklikler ve Afganistan’da askerî bir başarının yakalanmasının oldukça zor olduğunun görülmesi üzerine Gorbaçov 14 Nisan 1988’de imzalanan Cenova Antlaşması çerçevesinde, Şubat 1989’da tamamlanan bir operasyon ile Sovyet askerlerini, yılda yaklaşık 10 milyar dolara ve 16.000 ölüye mal olan Afganistan’dan çekti. Konvansiyonel ordu ve silâhlar vur-kaç taktiği uygulayan gerillalara karşı başarılı olamamıştı. Bu durumu özellikle Afgan gerillalarına ulaştırılan silâhların sayısı ve niteliğindeki değişiklikler de pekiştirmişti. Sovyetler ile yakın ilişki sürecine siyasî rejim açısından bakıldığında ise ne Karmal’ın ne de Necibullah’ın ülke genelinde otoriteyi sağlayabildikleri açıkça gözlenmişti.

1988 yılında Pakistan, Afganistan ve SSCB’nin imzaladıkları anlaşmaları takiben 1989 yılında SSCB Afganistan'dan çekilmesini tamamladı. 1989-1992 yılları arasında Rusların kuklası hükmündeki Necibullah, halktan veya uluslararası toplumdan destek almamasına rağmen iktidarda kalmayı başardı.

1991 Aralığında Sovyetler Birliği’nin resmen dağılması ile birlikte 1992 yılı başlarında Necibullah yönetimine yönelik Sovyet desteği tamamen kesilmiş ve Necibullah yönetimi çöküş sürecine girmiştir.

Yine 1992 yılı Nisan ayında Necibullah’ın ordusunda General olan Özbek kökenli Raşid Dostum’a bağlı Cuzcani Milislerinin de Mücahidlerin safına geçmesiyle Necibullah yönetimi tamamen sona ermiştir.

1992'de Ruslara karşı savaşan Mücahidler tarafından Afganistan İslam Devleti kuruldu.

Sovyetler Birliği’nin 10 yıl süren işgalinin ardından 1989’dan itibaren ülkedeki askerlerini geri çekmesiyle Afganistan'da mücahit gruplar arasında 1992'de başlayan bir iç savaş yaşandı.

Afganistan’daki en kalabalık dört etnik gruba karşılık gelen dört büyük grup arasında sürekli çatışmaların yaşandığı, pamuk ipliğine bağlı geçici ittifakların oluştuğu ve politik dengelerin sürekli değiştiği bir dönem yaşandı.

Bu gruplar: Peştunlardan oluşan, Gülbettin Hikmetyar’ın liderliğindeki Hizb-i İslami; Taciklerden oluşan, Burhaneddin Rabbani’nin liderliğindeki Cemiyet-i İslami; İran destekli Şii Hazaralardan oluşan Abdül Ali Mezari’nin liderliğindeki Hizb-i Vahdet ve Özbeklerden oluşan, Reşit Dostum’un liderliğindeki Cümbiş-i Milli İslami’dir. Bu dört büyük grubun dışında da pek çok farklı Mücahit grubu da vardır. Fakat bu dört grup, Taliban’ın ortaya çıkışına kadar, Afgan iç savaşının temel aktörleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Söz konusu gruplar, 1988–1995 yılları arasında birbirleriyle sayısız savaşa girişmişlerdi. Bu çatışmalarda, sadece 1992–1995 yılları arasında yaklaşık 30 bin kişi ölmüş ve en az 100 bin kişi de yaralanmıştı.

Afgan İç Savaşı, henüz işgalden yeni çıkmış bir ülkeyi yeniden çatışma ortamına sürükledi. Siyasi istikrarsızlık ülkede devlet kurumlarının yerleşmesini, tahrip olan altyapının yeniden inşa edilmesini, eğitim ve sağlık hizmetlerinin verilmesini engelledi.

TALİBANIN ORTAYA ÇIKIŞI

Burada Taliban’ın ortaya çıkmasını gerektiren sebeplerden birinin de Sovyet zaferinden sonra Hükümet kurma ve Hükümeti sürdürme çalışmaları sırasında İslami örgütlerin çok fazla bencil davranması, sadece kendi hizip ve örgütlerini ön plana çıkarma girişimlerinin yaşanmasının da çok önemli bir payının olduğunu görmek mümkündür.

Taliban bu kargaşa ortamında, Afganistan’da "Hanefi fıkhına dayalı İslami bir sistem" kurma hedefiyle ortaya çıktı.

Örgüt olarak Medrese öğrencileri için kullanılan Talebe (Talib), (Öğrenci) isminin çoğulu olarak Talebeler (Öğrenciler), anlamına gelen (Taliban) ismini benimsemişlerdir. Ekseriyeti Afganistan’da Peştun etnik topluluğunun yoğun yaşadığı, ülkenin doğu ve güney bölgelerindeki medreselerde eğitim görmüş öğrencilerden oluşuyordu.

Molla Ömer, Taliban’ı Eylül 1994’te, ülkenin güneyindeki Kandahar vilayetinde 50 medrese öğrencisiyle birlikte kurdu.

Sovyet işgali sırasında mücahitler arasında yer alan, işgalin sona erdiği 1992’den sonra Kandahar’ın kuzeybatısındaki Mayvand köyündeki Sang-i Hisar medresesinde eğitimine başlayan Molla Ömer, komünist yönetim devrildikten sonra ülkede "İslami esaslar"a dayalı bir düzenin kurulmasını talep ediyordu.

50 kişiyle başlayan hareket, yaklaşık bir ay sonra savaş yorgunu, umutsuz ve çoğu iç savaşta yurtlarından edilmiş Afgan medrese öğrencilerinin katılımıyla 15 bine ulaşmıştı.

Taliban, 3 Ekim 1994’te sürpriz bir saldırıyla Afganistan’ın Pakistan sınırına yakınen büyük şehirlerinden biri olan Kandahar vilayet merkezini ele geçirdi.

1995 yılı başına gelindiğinde Afganistan’ın 12 vilayetinde kontrolü ele alan örgüt başkent Kabil’i kuşattı.

Örgütün Kabil’i ilk ele geçirme girişimi, Burhaneddin RABBANİ grubuna bağlı ve Sovyet işgali sırasında “Pençşir Vadisi Aslanı” olarak ünlenen Savunma Bakanı Ahmed Şah Mesud önderliğindeki geçici hükümet güçleri tarafından püskürtüldü. Örgüt burada ağır kayıplar verdi.

Taliban, ertesi yıl güç toplayıp yeni bir saldırıya hazırlanırken Ahmed Şah Mesud, 26 Eylül 1996’da kendi kuvvetleriyle şehri terk edip Taliban işgaline karşı direniş örgütlemek üzere Hindukuş Dağlarının kuzeyine çekildi.

26 Eylül 1996'da başkent Kabil'e giren Taliban geçici hükümete son vererek “Afganistan İslam Emirliği” adıyla kendi devletini kurduğunu ilan etti. Pakistan ve Suudi Arabistan Taliban'ı meşru yönetici olarak tanıdı. Birçok ülke ise Burhaneddin RABBANİ’yi devlet başkanı olarak tanımayı sürdürdü. 1996 yılının sonlarında Taliban ülkenin üçte ikisini kontrol eder hale gelmişti.

Taliban'ın ilk icraatlarından biri 1986'dan 1992'ye kadar Sovyetlerin kuklası olarak Afganistan'ı yönetmiş eski Cumhurbaşkanı Necibullah'ı asmak oldu.

1998 yılında ise Taliban artık Afganistan’ın yüzde 90’ını kontrolü altına almıştı.

Devam edecek..



Bu yazı 5752 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI