Almadığımız çok ürün var...

Gerek gıda gerek içecek gerek temizlik maddesi.

Bu ürünlere indirimler gelmiş.

Satılmadığı içindir, indirimler.

Hem boykot hem protesto yabancı, onların ifadeleri.

Gözümüzün içine soka soka paylaşımlara gerek var mı?

Dün alan, bu gün almıyor imiş.

Vicdanen kendisini huzurlu hissediyor imiş, kimileri.

Bana gelen listelerde ömrümde almadığım ürünler var.

Bu ürünleri almamam tavsiye ediliyor.

Hiç giymediğim elbiseler ve markaları.

Hamburgerler...

Kahveler...

Çikolatalar...

Kimi işletmelerin isimleri...

Temizlik ürünleri...

Diş macunları...

Şampuanlar...

Sabunlar...

Kremler...

İyi de evinizde kullandıklarınız arasında varsa niçin paylaşırsınız?

Cebinizdeki kredi kartları, hangi bankaların?

Oturduğunuz ev, mevsimlik yazlığınız, tatil amaçlı oteliniz ne iş?

Çocuklarınız, buna uyuyor mu?

Hesabınıza geldiğinde bu fiyat artırımlarında bizde suç bulursunuz.

Biz, sabahları kahvaltı masasında on beş gıda ve içecek bulundurmayız.

Sırtımızda binlerce liralık ceket, ayaklarımızda aynı fiyata ayakkabı olmaz.

Hem suçladığınız insanları, bu ürünleri almamaya davet edersiniz hem de...

Yapmadıklarını söyleyenleri bekleyen ne vardır?

Bilmeniz lazım.

Sen ve senin gibiler, isterse bizim yüz katımız kadar bir etki oluşturur.

Ne istersiniz, bizden?

Bizim, meydanları doldurup çaresizlikten bağırıp çağıran, böylelikle kutsal (?)  demokratik hakkını kullanan insanımızdan ne istersiniz?

Sen önce ruhunu arıt!..

Arın çağın kirliliklerinden.

Üstünde onlardan ne varsa sıyrıl.

Fikirlerini sorgula.

Ticaretini sorgula.

Konuşmanı sorgula.

Bindiğin aracı sorgula.

Zengin ettiğin bankaları sorgula...

Bulunduğun semti sorgula...

Diktiğin apartmanları sorgula...

Kiraya verdiğin iş yerlerini sorgula...

Yanında çalışanlara vermediğin haklarını sorgula...

Yaşadığın lüksün, ihtişamın kime sıfat olabileceğini sorgula.

Kalkıp utanmaz yüzle evine ekmek götürmekte zorlanan, helali ve haramı bilen, sizler gibi sefiller sebebiyle rahat yüzü görmeyen fakirden, gurebadan ne istersiniz?

Sonra tövbe et ve elinde ne varsa mazlum insanlara pay et, onlar gibi yaşa.

Bak, etrafında kaç insan haklarına taraf kişi kaldı?

Bak, kaç demokrat kimse kaldı?

Evlâdım, yavrum bunu unutma!..

Gemileri yakanları kalkıp suçlama.

Sen kuş tüyü yastığa bırak başını ve mışıl mışıl uyu.

Bin ithal aracına gez ve dolaş.

Bize akıl kârı değil, sözlerin.

Var git, her kuş kendi sürüsüyle uçar.

İmkân olsa senin derginden, gazetenden, televizyonundan iyisini ortaya çıkarır, yazarlarından daha iyi kitaplar ortaya korduk.

Neyse!..

Biz, neyi nereden nasıl alacağımızı biliyoruz, otuz yıldır...

Bize sormadınız...

Soframıza oturmadınız.

Hanemizi şereflendirmediniz.

İşyerlerinizde kaale almadınız...

Dediklerimizle yaşadıklarınız arasında farklılıklar...

Halen görseniz yüz çevirirsiniz...

Ne diyelim, rüzgâr gülleri!..

Protesto ettiklerinizin boykot hali mallarının temsilcileri olan siz(?), yeni markalarla piyasaya ürün vereceksiniz.

Kandırılan aynı kandıran farklı.

Sisteminizde bu kesin ölçüdür.

Bana boykot ürün listesi göndermeyin.

Meydanlarda protestolara çağırmayın.

Ben boykotun da protestonun da kınamanında karşısında biri olarak inandırıcı bulmuyorum, yapılanı.

Beni günaha ve suça bulaştırmayın, yalnız.

Ben,  kolu-kanadı kırık, tevekkül içinde son nefesini veren, rabbine sizi şikâyet eden mazlumun acısını duyuyorum, yalnızlıkta.

Ondandır, siz kapımı çalmayın.

Penceresi olmayan evimin bari kapısı yerli yerinde kalsın!..