İsrail'in Gazze'deki vahşeti ve yöneticisi Müslüman Ülkelerin Sessizliği

7 Ekim'den bu yana, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları aralıksız devam ediyor. Bu süre zarfında binlerce masum insan hayatını kaybetti, yüz binlerce kişi evlerini terk ederek mülteci durumuna düştü. İsrail'i durdurmak için sadece ekonomik yaptırımlar yeterli değil; daha etkili ve somut adımlar gerekiyor. Müslüman ülkelerin bu duruma sessiz kalması, başlarını kuma gömmeleri utanç vericidir.

Bugün Avrupa'daki insanlar, Müslüman ülkelerdeki halklardan daha güçlü bir şekilde direniş gösteriyor. Türkiye’de ise bu duyarlılık ne yazık ki zayıf kalıyor. Diyarbakır örneğinde olduğu gibi, boykot çağrılarına destek verenlerin sayısı oldukça az. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından açılacak olan Halk Lokantası’nda boykot çağrılarına rağmen İsrail ürünlerinin satılacak olması bu konuda net bir tutum eksikliğini gösteriyor. Bazı düğün salonlarında ve restoranlarda Coca-Cola gibi İsrail'e ekonomik destek sağlayan ürünlerin sergilenmesi, işin boyutunu gözler önüne seriyor.

Herkes savaşa karşı olduğunu söylüyor, ancak ekonomik anlamda İsrail’e destek olunduğunda bu söylemler boşa çıkıyor.

Bu tutarsızlık, aslında bir anlamda İsrail'in Gazze'deki vahşetine destek vermek anlamına geliyor.

 Müslümanlık ve insanlık, zulme sessiz kalmak ve destek olmak değildir.

İsrail'in en çok korktuğu şey, güçlü bir ekonomik boykot ve somut adımlardır.

Bugün, her düğün salonunda ve lokantada satılan her bir Coca-Cola, Gazze'ye atılan bir füze gibi düşünülebilir.

Kendi paramızla İsrail’e yardım ediyoruz ve bu, ahirette ağır bir vebal olacak.

 Müslümanlar olarak bu konuda kendimize gelmeli, imanımızın gereğini yapmalı ve zulme karşı durmalıyız.

Şimdi, bir tercih yapma zamanı. Müslüman olalım, insan olalım, zulmün karşısında duralım.

Bize ait olmayan her türlü ürün tüketimi, başkasını ekonomik anlamda güçlendirmektir.

Sahi bir çok ürün vardır ki ihtiyacımız yok, bize ihtiyaç olarak benimsetiliyor.

Birçok ev eşyası gereksiz ve sürekli yenilenmeye teşvik var.

Ulaşım araçları, telefonlar...

Giyim ve kuşam, ayakkabı, ..

Siz, bu korku imparatorluğunda en iyi ürünü çıkarın.

Rekabet yerine iflas için bunlar, üretimin maliyetine satış yapar, ürününüzün taklidini piyasaya sürer.

Buna dikkât çekelim, dedik.

Korku imparatorluğunu çökertmek varken, destek sunanlar yarın hesabını verecek.

Hem bu dünyada hem inanan için öbür dünyada.

Bankalar onların.

Fabrikalar onların.

Çalışan biziz, kâr eden başkaları.

Üzerinde yaşadığımız topraklar da tümüyle onların olsa, bu vatanın sahibi olma ne ifade eder?

Hatırlatmak lazım.