Diyarbakır bir zamanlar ilim irfan merkezî olarak adında söz ederdi. Şimdi düştüğü duruma bakın eğitim ve öğretim bir şehrin aynası bu aynayı oluşturan eğitim ve öğretimi yöneten idareciler, eğer liyakatli ve ehil kişilere emanet edilirse bu olumlu olarak aynaya yansır. 
Bu yansıma sadece Diyarbakır için değil dünya için ışık ve yol olur.
Ehliyetsiz ve liyakatsiz yöneticilerin başında bulunduğu bir eğitim kurumunda ayna kirlenir bunun yansımaları olumsuz geri dönüşler olarak dışarı yansır.
Geçen gün basına yansıyan bir olay Diyarbakır için pekte güzel bir tablo değildi. Neymiş, bir öğrenci okul forması yok diye okula alınmamış. Neden bu olay habere söz konusu oldu anlaşılır gibi değil. Zira okullarda kılık kıyafet serbestliği olduğu yıllardır bilinen bir mevzuat.
Bir öğrenci okula gitmek için tüm eksiklerini tamlamış sadece tek eksikliği forma kalmış koca Diyarbakır’ı bu haberle bu kadar küçük düşürmek yerine okul aile birliği ne güne duruyor veya okul bünyesinde hiç bir hayır sahibi yok muydu? 
Kılık kıyafet olayının okullar için firmalar üzerinden bir gelir kapısı olduğunu sağır sultan bile biliyor. Firmalarda sözde okullara bu katkıyı okul kıyafetlerini olması gereken fiyatın çok üzerinden satarak yine veliler üzerinden okul hesabına bir gelir kalemi oluşturuyor.
Milli eğitimin il ve ilçe yöneticilerinden bunu bilmeyen yok. Ayıp arkadaşlar. Zaten ekonomik çıkmazda olan vatandaşın sırtındaki kambura bir zambur da birileri eklemesin.
Sormak lazım, okul kıyafeti giyen öğrencinin daha başarılı daha zeki daha çalışkan olacağını mı sanıyor bu idareciler?
Bu askeri mantık ve Kuzey Kore kafasından ne zaman kurtulacağız?
Buna vesile olanların bilinçli ve cahilce yaptığını düşünüyorum. Eğitim camiası içerisinde bu kişilerin ayıklanması gerekir. Hiç kimsenin Diyarbakır'ı ve eğitimini bu kadar küçük düşürmeye hakkı yok.
Diyarbakır eğitim ve öğretim bakımında Türkiye'de iller sıralamasında karnesi zayıf olan bir il. bu sıralamayı değiştirmek için ne yapabiliriz diye düşünmek yerine halen toplumu tek tip hizaya sokmaya çalışmak çok da bilimsel değil.
Milli eğitim ne yapıyor. Ortalıkta dolaşan ve konuşulan iddialar şöyle;
Zaten eğitim ve öğretim pandemi sebebiyle sıkıntılı başladı. Diyarbakır'da bir okulda çocuklarımıza din eğitimi veren bir öğretmen misyonerlik görevi yaparak çocuklarımızın beynini yıkama faaliyeti yürütüyor.  Bu gibi öğretmenleri ortaya çıkarmak ve gereğini yapmak bizim görevimiz değil. Bunları tespit edip gerekeni yapmak oraları işgal eden yetkililerin görevidir.
İkinci bir konu il millî eğitim müdürü yardımcısı olup tacizden dolayı dosyası olan kişi kim? bu kişi için neden halen hakkında işlem yapılamıyor. Bunun için hangi siyasi veya bürokrat devreye girdi.  Bizler nasıl güvenerek çocuklarımızı böyle idarecilerin yönettiği bir kuruma teslim edeceğiz. 
Diğer bir husus taşıma İhalelerinin kokuları taaaa nerelere kadar gidiyorken milli eğitimin koridorlarında birilerinin burnuna gitmiyorsa yapacak bir şey yok mu diyelim. Bir zahmet yapılan yolsuzluk ve şikayetlerin üzerine gidilsin artık. Bir çok ilçede taşıma ihalesi alan firmalar çocuklarımızı hangi koşullarda okullara götürdüğünü ve CİMER’e kadar yapılan şikayetlere konu olan bu sorunlar neden dile getirilmiyor.
Acaba şikayet edip veryansın edenlerin üzerinde okul üniforması olmadığı için mi dikkate alınmıyor ve şikayet konusu konular dile getirilmiyor?