" Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde gerçekleştirilen hadsizliği, bu hadsizliği gerçekleştiren alçakları ve buna izin verenleri şiddetle kınıyorum ve telin ediyorum." demekle sadece vicdan rahatlatma yolu mu yapılan?

Her yerde toplanan bağrı yanıkların tepkisi...

Yapılan ülke kınamaları.

İslâm coğrafyasının satılmış kimi yönetim kadrolarının tepkisi, sufa atılan imza, kumsala yazılan yazı hükmünde.

Son melanet, neyin nesi?

Zamanlama neden dikkât çekici.

Bu davranış,  İngiliz ve Amerikan izinli mi?

İzin alınmamışsa ferdî mi?

Biri aynı ülkede İncil yaksa ne olur?

Hoş, % oranı ile İncil ile alakası da yok, bunların.

Durup düşünmek lazım.

İsveç Makamlarının buna izin vermesi, olayın bilhassa Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği önünde yapılması manidar.

İstenen karşı ataktır, kuşkusuz.

Birileri de Türkiye'de İncil yaksın!..

Birileri Tevrat yaksın!..

İstenen budur, özetle.

Bunda masonik müdahaleler var mı?

İsrail, bunun neresinde?

Kurtlar, puslu havayı sever.

Maksad ne?

Her şey ortada aslında.

Bir İncil yakılsın.

Bir Tevrat!..

Siz, görün İsveç’in saz arkadaşlarını.

Siz, görün NATO Haçlılarını, Vatikan Papası'nı, İçimizdeki İrlandalıları, zurnanın son deliği olanları,...

Görün o zaman curcunayı.

Seyredin, neler yapılıyor?

Kurgulanmış mel'anet oyunun figüranları, pıtrak-pırpırım gibi hemencecik, koro ve solo resitale başlayacak, içimizdeki İrlandalılar işaret beklerken.

Biri fitili işaretlesin, görün zımbırtıları.

 İsveç’te başka İslam ülkelerinin büyükelçilikleri var.

Bunların önünde niye protesto yapılmadı?

 İsveç, NATO’ya üyelik sürecinde ve NATO’ya girmek istiyor.

 Müslümanların kırmızıçizgisi olan Kuran’ı Kerim'e saldırı yapılmasının nasıl izah edecek, birileri?

Allah’ın Kitabı bu, Nobel Ödülü verilen kitap değil.

Müslümanların iman ettikleri vahiy toplamı.

Peygambere gelen sûreler...

Öyle birilerinin hayat hikâyesi değil, bu kitap.

Onun ve bunun ve de şunun mektuplarından oluşmuyor...

Bu şartlar altında NATO’ya girmesi, NATO'ya girmesine onay, Meclis'te mümkün değil, bu İsveç’in.

Demokratik hak imiş, yapılan.

Daha geçen hafta bir, şimdi iki.

Hebdo zihniyeti, yeniden hortluyor.

Salman Rüşdî senaryosu canlandırılacak.

Her şeye hazırlık olmalı, şeytanın cocuklarına karşı Kur'anî birlikteliğe mensup olanlar.

Çağın ebu cehilleri kan istiyor, göz yaşı istiyor, ölüm istiyor, her yer yansın yıkılsın derdinde.

Bir yanda Kıbrıs, Adalar, Libya, Mısır, Suriye, Irak, Ermenistan, İran, Ukrayna...

Öbür tarafta seçim var, özellikle.

Dört yandan kuşatma.

Teker teker gelme yok, düşman yek-vücut

Küfrün tek millet olduğunu bilmeyen yok, bu çağda.

Müslümanlardan istenen belli.

İçimizdeki İrlandalılardan istenen besbelli ve açık.

Yeter ki bir kıvılcım olsun.

Ülkelerinde yapacakları her şey hazır.

Oradan Türkiye'ye göç tasarlanıyor.

Efendiler, böyle istiyor.

Onlar, kölelik sisteminin demokrasi kılıfı içinde devamından yana.

Onlar, bilirler nasıl bir inkılapla sarsılacaklarını.

Onlar, bilirler yeni çağın çok şeylere gebe olduğunu.

Onlar, bilmektedirler, apaçık olanı.

Onlar, nasıl yıkılacaklarını bilmektedir.

Onları dost edinenlere uyarı dikkâte alınmadıkça, sonuç farksız.

Fatiha Sûresi'nde azıp sapmışların yoluna değil, Sırat-ı Müstakîym'den ayrılmama sözü var.

Onlar, kendilerine hamd edilmesini istiyor.

Onlar, kendilerinin rızık dağıtıcı kabullenilmesini şart koşuyor.

Onlar, dünyanın sahibi olduklarını iddia ediyor.

Onlar, kendilerine insan.

Onlar, Allah'ın kanunlarını yok sayıyor, doğaya-tabiata iman ediyor.

Onlar, nereye girmişlerse yıkım ve talan.

Nereye varmışlarsa yerli insan köle kılınmış.

Nereye gitmişlerse hırsızlıkları yasal kılıfla perdelenmiş.

Bu gün Fatiha Sûresi'ni okuyun ve niçin korktuklarını bir daha düşünün.

Ülkenin dört bir yanında istenen bir İncil ya da Tevrat yakılması.

Siz, Fatiha Sûresi'ni okuyun.

Siz, Kıble'ye karşı durun, tevekülle.

Siz, onları dost edinmeyin.

Siz, onların ürettiklerini tüketmeyin.

Köklerinize dönün.

Belki bunda bir hayır var.

Kendimizi adam yerine koymuyoruz, bizi uyaran bir işaret.

Bunu böyle anlayın.

Müslüman isek, gereklerini yerine getirdikçe görün birliği ve beraberliği.

Yoksa kınama üstüne kınama!..

Hele bir Fatiha Sûresi'ni okuyun ve görün Allah ile nasıl bir sözleşme içinde olduğunuzu.

Günde 17 Kez bir sözleşmenin tekrarı var, yinelenmesi var, farz namazında sadece.

Biz, biz olsaydık bu şekilde rezil manzaralar olur muydu?

Bir yerde bu ihtarı iyi düşünmek lazım.

Bismillâh!..