28 Haziran 2024 tarihinde Türkiye ve Suriye liderleri arasında gerçekleştirilen görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın karşılıklı diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması konusunda yaptıkları olumlu açıklamalar, bu sürecin daha da pekişeceğinin bir göstergesi. Bu görüşme, bölgede uzun süredir devam eden gerilimleri azaltma potansiyeli taşıyor ve iki ülke arasındaki ekonomik ve sosyal işbirliğinin yeniden canlanmasını sağlayabilir.

Uluslararası ilişkilerdeki güncel gerginliklerin artması, yeni bir dünya savaşı söylemleri, ittifakların keskinleşmesi ve uluslararası ekonomideki rekabetin sertleşmesi, Türkiye ile Suriye ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesini satranç tahtasında önemli bir hamle haline getiriyor. Özellikle İsrail-Filistin çatışmasının bölgesel olarak genişlemesi karşısında Ankara'nın İsrail'e karşı net tavrı, İsrail-Türkiye ilişkilerini gergin bir sürece sokmuş durumda. Türkiye, bölgedeki istikrarı koruma ve Filistin halkına destek olma konusundaki kararlılığını sürdürüyor. Bu da Türkiye'nin bölgedeki diplomatik ilişkilerini yeniden şekillendirme çabasının bir parçası olarak görülüyor.

Uluslararası ticaret yollarındaki keskin rekabet ve yeni ticaret koridorları üzerindeki alternatif projeler, Türkiye ve Irak arasında görüşülen Kalkınma Koridoru projesi ile de dikkat çekiyor. Bu proje, Türkiye'nin Orta Doğu'daki ekonomik etkisini artırma ve bölgedeki ticaret akışını kontrol etme çabasının bir parçası. Türkiye, bu bağlamda ekonomi-politikte aktif bir oyuncu olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde de dikkat çekici bir yumuşama gözlemleniyor. Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi, Kafkasya'da barış ve istikrarı destekleyecek ve bölgedeki ekonomik işbirliğini artıracaktır.

Erdoğan ve Putin'in planlanan görüşmesi ve iki liderin Suriye meselesinde birlikte adım atıyor olmaları, Batı ittifakı ve İsrail için istenmeyen bir durum olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda, provokatif girişimler şaşırtıcı olmayacaktır. Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesi, PKK/PYD'nin aleyhine bir gelişme olarak görülüyor. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması, PKK/PYD örgütleri için varoluşsal bir tehdit oluşturacaktır. Bu durum, İsrail ve Amerikan hegemonyasını bölgede zayıflatabilir. Türkiye ve Suriye'nin işbirliği, bölgedeki terörist faaliyetlerin azalmasına ve sınır güvenliğinin artırılmasına katkı sağlayacaktır.

Türkiye'nin güncel iç meselelerinde mülteci ve sığınmacı sorunu ön planda yer alırken, terör de diğer önemli sorun olarak öne çıkıyor. Bu iki sorun, milliyetçilik ve etno-milliyetçilik çerçevesinde provoke edildiğinde, Ankara'nın önemli bir kısmını iç politika yöneltmesi zorunluluğunu doğuruyor. Bu senaryoda, sosyal çatışma ve etnik çatışma, ekonomik sorunlarla birleştiğinde milliyetçi söylemler ve sosyal medya aracılığıyla toplumu hızlıca etkisi altına alabilir. Bu tür iç sorunlar, Türkiye'nin dış politikadaki etkinliğini azaltabilir ve bölgedeki diplomatik girişimlerini olumsuz etkileyebilir.

Türkiye toplumu, düzensiz göç, sığınmacı ve mülteci sorunundan yorulmuş durumda. Ekonomideki darboğaz bu sorunu daha da büyütüyor ve sosyal çatışmaların çıkma olasılığı göz ardı edilmemeli. Bu bağlamda, mülteci sorununa yönelik olarak Ankara ile Şam arasında acil bir çözüm planı geliştirilmelidir. Bu plan, mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri dönmelerini sağlarken, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yükünü hafifletecektir. Türkiye ve Suriye'nin işbirliği, bölgedeki istikrarı ve barışı destekleyecek ve iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Türkiye ve Suriye liderlerinin gerçekleştirdiği bu görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için önemli bir adım. Bu sürecin başarıyla tamamlanması, bölgedeki istikrarı ve barışı destekleyecek ve Türkiye'nin uluslararası arenadaki konumunu güçlendirecektir. Türkiye, bölgedeki ekonomik ve politik etkinliğini artırarak, uluslararası ilişkilerde daha da güçlü bir oyuncu olma yolunda ilerlemektedir. Bu bağlamda, Ankara'nın diplomatik adımları ve stratejik hamleleri, bölgedeki dengeleri değiştirecek ve Türkiye'nin küresel etkisini artıracaktır.