Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Diyarbakır Üzerine Oynayan Oyun..
Tarih: 01-07-2024 00:03:00 Güncelleme: 01-07-2024 00:30:00


 

Diyarbakır, Anadolu ve Ortadoğu’nun en önemli şehirlerinden biridir. Medeniyet tarihi ve devletler tarihi açısından büyük bir öneme sahip olan bu şehir, sadece İslam tarihi açısından değil, Hristiyanlık ve Yahudilik tarihi açısından da önemli bir yere sahiptir. Diyarbakır’ın iki önemli yapısı öne çıkar: biri kalesi ve surları, diğeri ise Ulu Camii’dir. Üç dinin mensupları tarafından Ulu Camii’nin önemsenmesi ve kendileri ile ilişkilendirilmesi, şehrin çok kültürlü ve çok dinli yapısının en güzel örneklerinden biridir.

Bu coğrafya, İslamiyet’ten önce Hz. İsa’nın getirdiği tevhit mesajının ilk yayıldığı yerlerden biridir. Diyarbakır, birçok millet ve inanç grubu tarafından basit bir kale veya taş yığını olarak görülmemiştir. Hristiyanlık ve Yahudilik tarihi açısından da şehrin önemi büyüktür. Diyarbakır, hem dini hem de etnik açıdan zengin bir şehirdir. İslam medeniyeti ile tanışması açısından yaklaşık 14 asırlık bir geçmişe sahiptir. Diyarbakır ve çevresi Hz. Ömer döneminde İslam idaresi altına girmiştir. İstanbul ise 15. yüzyılda İslam idaresi altına girmiştir, bu da Diyarbakır’ın İslamlaşmasının ne kadar eskiye dayandığını gösterir. Diyarbakır’ın fethi, dolaylı olarak Anadolu’nun ve İstanbul’un fethine zemin hazırlamıştır. Bölgenin İslamlaşması, Malazgirt Savaşı’na giden sürece de katkı sunmuştur.

Dünyada Diyarbakır’a benzeyen çok az şehir vardır. Birçok farklı etnik kimlik, din ve mezhep mensubu bu şehirde bir arada yaşamıştır. Ancak 19. yüzyıla kadar Diyarbakır’da Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında etnik kimlik veya inanç kaynaklı ciddi bir çatışma yaşanmamıştır. 19. yüzyıl, ideolojiler çağı olarak tanımlanır. Bu süreçte büyük ölçüde Avrupa’dan esen milliyetçilik propagandalarının etkisiyle halklar arasındaki kadim ilişkiler zarar görmüştür. Diyarbakırlı tarihçi ve devlet adamı Ali Emiri, “Vilayet-i Şarkiyye” adlı eserinde şunu belirtir: “Bir Ermeni, Kudüs’e gittiği zaman, İstanbul’a gittiği zaman, Fransa’ya gittiği zaman ailesini Müslüman komşusuna bırakırdı. Bir Müslüman da hacca gittiği zaman ya da bir şehre, İstanbul’a gittiğinde ailesini Ermeni komşusuna bırakır. Ermeniler Müslümanları kardeş, Müslümanlar Ermenileri sırdaş kabul ederdi. Ermeni komitacıları ortaya çıkana kadar bu durum devam etti.”

Diyarbakır’da Müslümanlar ve Ermeniler farklı mahallelerde yaşamamışlardır. Bu durum, Diyarbakır’ın sosyal yapısının ne kadar entegre olduğunu gösterir. Ancak misyonerlik faaliyetleri, konsolosluk faaliyetleri, milliyetçilik faaliyetleri ve büyük devletlerin bu bölgedeki himayeleri, Ermeni meselesinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu süreçte din adamlarının dili de zehirlenmiştir. Ermeni din adamlarının artık Hristiyanlığı anlatmak yerine kiliselerde Ermeni milliyetçiliğini anlatan, komitacıları takdis etmeye cesaret eden konuşmalar yaptıkları görülmüştür.

1 Kasım 1895 Cuma günü Diyarbakır’da büyük bir trajedi yaşanmıştır. O gün, 8 camiye Cuma namazı esnasında saldırılar düzenlenmiş ve cami avluları kana bulanmıştır. 1895 olayları, Diyarbakır için çok ciddi bir kırılma noktası oluşturmuştur. Diyarbakır’da o gün hutbe yarıda kalmış, Cuma namazı kılınamamıştır. Bu trajik olaylar üzerine devlet sıkıyönetim ilan etmiş ve dördüncü gün olaylar kontrol altına alınmıştır. Ancak vilayet genelinde olaylar 15 gün daha devam etmiştir.

Diyarbakır’da olayların olduğu gün bir de yangın çıkmıştır. Eş zamanlı bir şekilde biri Demirciler Çarşısı’ndaki dükkândan, diğeri ise bir eczaneden çıkan yangınlar, Diyarbakır’ı yakmıştır. “Çarşıya Şevitî” ismini bu olaylardan almıştır. Diyarbakır’da tarihte yaşanan olaylar üst üste konulduğunda, aynı oyunların şimdi de sahneye konmaya çalışıldığı görülmektedir. Diyarbakır üzerinde oynanan oyunları bozmak, AK Parti iktidarı döneminde, büyüyen tehlikelerin farkına varılarak mümkün olacaktır. İslami sivil toplum kuruluşlarının da bu süreçte daha aktif bir rol oynaması gerekmektedir.

Diyarbakır, tarihin sayfalarında her zaman önemli bir yere sahip olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu nedenle, şehrin tarihine sahip çıkmak ve geleceğe güvenle bakmak hepimizin görevidir. Geçmişin mirasını koruyarak, bugünün ve geleceğin Diyarbakır’ını inşa etmek, hepimize düşen bir sorumluluktur.



Bu yazı 1889 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI