Uyuşturucu sorunu, tüm toplumumuzun en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Ne yazık ki, birçok gencimiz uyuşturucuya bağımlı hale geldi ve bu bağımlılık, ailelerin yıkılmasına, yok olmasına sebep oldu. Özellikle Diyarbakır'da bu durum çok daha belirgin. Hep birlikte uyuşturucuya karşı savaş açmalıyız. Bu mücadelede sivil toplum kuruluşları önderlik yapmalı ve onları desteklemeliyiz.

Diyarbakır'da 2000'den fazla sivil toplum kuruluşu bulunuyor. Ancak şimdiye kadar bu kuruluşlar uyuşturucuyla mücadele konusunda ne yaptılar? Ayrıca uyuşturucuyla mücadele eden dernekler de var. İsimlerini vermeye gerek yok, ama bu dernekler asıl görevlerini şimdiye kadar yerine getirdiler mi? Eğer getirmiş olsalardı, Diyarbakır'ın durumu böyle olmazdı.

Diyarbakır sahipsiz değil. Halk, Diyarbakır'ın sahibidir ve zamanı geldiğinde, Diyarbakır'ın sorunlarıyla ilgilenmeyen insanlardan, derneklerden, sivil toplum kuruluşlarından ve siyasi partilerden hesap soracaktır.

Sivil toplum kuruluşlarının görevlerinden biri toplumu bilinçlendirmek ve topluma sahip çıkmaktır. Ne yazık ki, şimdiye kadar bu konuda yeterli adımlar atılmamış gibi görünüyor. Uyuşturucuyla mücadele etmek, sadece bireylerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Bu mücadelede tüm Diyarbakırlıların birlik olması ve el birliğiyle hareket etmesi gerekmektedir.

Uyuşturucuya kurban verdiğimiz gençlerimizin sayısını daha fazla artırmamak için sivil toplum kuruluşlarının aktif rol alması şarttır. Bu mücadelede hepimiz üzerimize düşeni yapmalı ve gençlerimizi, ailelerimizi bu beladan kurtarmak için var gücümüzle çalışmalıyız. Toplumun her kesimi, uyuşturucuya karşı bilinçlenmeli ve bu konuda sorumluluk almalıdır. Artık daha fazla genç kaybetmek istemiyoruz ve bunun için de gereken adımları atmak zorundayız.