Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
Siyaset toplumun aynasıdır!
Tarih: 28-07-2021 00:03:00 Güncelleme: 28-07-2021 00:03:00


Temiz bir toplum yaratmanın yolu temiz siyasetten geçer. Temiz siyaset ise kuralları önceden belirlenmiş, ilkeli ve siyasi etik kurallarına göre işleyen bir sistem üzerinde yükselebilir ancak.

Oysa bugün genellikle siyasi ve bürokratik kadroların bir kısmı siyasi iktidarı, ülkeyi yönetmenin aracı olmaktan ziyade, ganimet gibi algılamakta, devleti ise bu paylaşımın aracı olarak görmekte, kullanmakta ve ona göre yaklaşmaktadır.

Günümüzde mafya, siyaset, bürokrasi, gazeteci dörtgeninde yaşadıklarımız tamamen siyasi kirlenmenin sonucudur. Siyaset kirlenmeseydi işler bu duruma asla gelmezdi. Bunu görmek ve bu tespiti öncelikle yapmak gerekir.

"Kirliliği" oluşturanlar geniş kitleler tarafından eleştirilmesi gerekirken bugün adeta özenilen bir model, örnek haline nasıl geliyorlar?

Bu ilişkiler ağı içindeki siyasal kirliliğin toplumsal ve siyasal sonuçları nelerdir ve bu kısır döngüden nasıl çıkılabilir?

"siyaset" bir yerde toplumun aynasıdır.

Siyasi kirliliğinden çarpıcı boyutu toplumu baştan aşağı saran yolsuzluklar, rüşvet, hırsızlıklar ve siyasi çeteleşmedir. Devlet içinde çetelerin oluşması,  kamu bankalarının siyasilerin kredi kaynağı haline gelmesi, örtülü ödeneğin kişisel amaçlar için kullanılması, merkezi ve yerel düzeyde kamu ihalelerinde alınan komisyonlar, değersiz arazilere siyasilerce değer kazandırılması, devlet dairelerinde rüşvetsiz iş yapılmaması, siyasilerin ve yakınlarının kaynakları hiçbir zaman açıklanmayan servetleri, özelleştirme adı altında bir kısım insanların zenginleştirilmesi, medyanın siyasi iktidarlarca yönlendirilmesi, yargının bütün bu olanlar karşısında hareketsiz kalması ve mafyanın ülkede cirit atması siyasi kirliliğin, kokuşmuşluğa varan boyutlarını ortaya koymaktadır.

Üstelik bu kuralsızlık ve yozlaşma karşısında "toplumsal felç" denebilecek, kimsenin bu olumsuzluklara ses çıkartmadığı ya da çıkartamadığı, siyasilerin hiçbir şey olmamış gibi işi geçiştirdikleri, kimsenin hesap vermediği bir durum yaşanmaktadır.

Esasında bütün siyasetçiler eşitlik, özgürlük, adil paylaşmayı sağlama iddialarıyla iş başına gelmelerine karşın, bu konuları çözemedikleri gibi, toplumun adalet duygularını zedeleyen uygulamalara, adil olmayan bölüşümün artmasına kendileri araç olmaktadırlar.

Burada demokratik devletten ziyade bürokratik devletin varlığı, siyasal etikten yoksunluk büyük rol oynamaktadır.

Değişim elbette kolay değildir. Çünkü mevcut sistemden beslenen statükocu güçler konumlarını ve beslendikleri kaynakları kaybetme kaygısı ve telaşı ile değişime direneceklerdir.

Türkiye'de mevcut sistem artık tıkanmıştır, işlememekte veya kötü işlemektedir. Bu durumun değişmesi, gerçek bir demokrasinin hâkim kılınması çağdaş, medeni ve kalkınmış bir ülke için gerekli ve zorunludur.

Ayrıca halk da bu bozuk düzene, eskimiş kurumlara işlemeyen sisteme karşı değişim istiyor artık.

Ancak değişim ve demokratikleşme bazı kesimlerin işine gelmediğinden ayak bağı olmakta hatta engellenmektedirler. Oysa değişimin gücü yönetilenlerin değişimi isteme gücü ile orantılıdır. Türkiye'deki kamu düzeni geldiği noktada temizlenmeye ve yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç gösteriyor.

Siyaset toplumu yönetme sanatıdır. Bir güç ve rant aracı haline geldiğinde sadece kendisi bozulmakla kalmaz toplumu da zamanla çürütür. Bunu önlemek ise her kesin sorunu ve sorumluluğudur.

Başka da yolu yok.

 



Bu yazı 5491 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI