Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
İsrail’in Savaş Suçları ve Küresel Tepki İhtiyacı
Tarih: 31-05-2024 00:03:00 Güncelleme: 31-05-2024 00:07:00


 

İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarından birini gerçekleştiren İsrail, savaş hukukunun bütün ilkelerini çiğneyerek çocuk, kadın, yaşlı ve hasta demeden herkesi hedef almaktadır. İbadethaneleri, hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını dünyanın gözü önünde bombalayan İsrail, sadece Müslümanlara değil, bütün insanlığa meydan okumaktadır. İsrail, başta ABD olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinden aldığı destekle tam anlamıyla bir soykırım uygulamaktadır. Göstermelik ve sivil tepkileri kontrol altında tutmaya çalışan açıklamalarıyla, sorumluluklarını geçiştiren birçok bölge ülke yöneticisinin savaşı durdurmak için ciddi bir girişimi bulunmamaktadır. İsrail’in vahşi saldırılarının en büyük sorumluları öncelikle Batılı ülkelerdir. İkinci olarak, gerekli tepkiyi ortaya koyamayan Müslüman devletlerdir.

İsrail’in işgal ve saldırı politikaları, yıllardır Ortadoğu’da büyük acılara neden olmaktadır. Özellikle Gazze’de yaşayan Filistin halkı, sürekli olarak saldırılar ve abluka altında yaşam mücadelesi vermektedir. Bu durum, insani krizlerin derinleşmesine ve bölgedeki barış umutlarının tükenmesine yol açmaktadır. İsrail’in bu vahşi saldırılarının durdurulması, sadece Filistin halkı için değil, tüm insanlık için bir zorunluluktur.

Boykot ve Uluslararası Baskı

İsrail ve ona destek veren şirketlerin ürünleri, kararlı ve devamlı bir şekilde boykot edilmelidir. Boykot, sadece ekonomik bir silah değil, aynı zamanda ahlaki bir duruştur. İsrail mezaliminin durması için bütün resmi ulusal ve uluslararası kurumlar, ısrarlı bir şekilde harekete geçmeye zorlanmalıdır. Medya, sosyal medya ve diğer iletişim kanalları farklı dillerdeki yayın, poster, görüntü ve haberlerle aktif hale getirilmelidir. İsrail’e mal ve ürün gönderen firmalara ulaşılmalı, ilgili bakanlıkların caydırıcı kararlar alması sağlanmalıdır. Ulusal ve uluslararası bağımsız kurum ve kuruluşların inisiyatif alması için kitlesel çağrılar yapılmalıdır.

İsrail’e karşı uygulanacak boykot, hem ekonomik hem de psikolojik bir baskı unsuru olacaktır. Bu boykot, sadece bireysel tüketici düzeyinde değil, devletler ve büyük şirketler düzeyinde de uygulanmalıdır. İsrail’e mal ve hizmet sağlayan şirketler, bu desteklerini kesmeleri için baskı altına alınmalıdır. Ayrıca, İsrail ile işbirliği yapan yabancı şirketlerin de bu işbirliklerinden vazgeçmeleri için uluslararası düzeyde kampanyalar düzenlenmelidir.

Askeri Tesislerin Kapatılması

İsrail zulmüne destek olan ABD ve uluslararası güçlerin bölgemiz üzerindeki denetim gücünü arttıran İncirlik Üssü ve Kürecik Radar Üssü gibi tesislerin resmi olarak kullanıma kapatılması için sivil girişimler arttırılmalıdır. Bu üslerin kapatılması, hem İsrail’in askeri operasyonlarını zorlaştıracak hem de bölgedeki diğer ülkelerin güvenlik kaygılarını azaltacaktır. Bu nedenle, bu üslerin kapatılması için geniş çaplı sivil toplum hareketleri ve uluslararası baskılar düzenlenmelidir.

Eğitim ve Farkındalık

İsrail’in saldırılarına karşı koymanın bir diğer yolu da eğitim ve farkındalık oluşturmaktır. Okullarda, üniversitelerde ve sivil toplum kuruluşlarında İsrail’in işgal ve saldırı politikaları hakkında bilgilendirici programlar düzenlenmelidir. Bu programlar, genç nesillerin bilinçlenmesini sağlayacak ve gelecekte daha etkili tepkilerin verilmesine zemin hazırlayacaktır. Ayrıca, medya ve sosyal medya platformları üzerinden de geniş kitlelere ulaşarak farkındalık kampanyaları yürütülmelidir.

Uluslararası Hukuk ve Adalet

İsrail’in işlediği savaş suçlarının uluslararası hukuk çerçevesinde yargılanması için çaba sarf edilmelidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi kurumlar, İsrail’in işlediği suçlar hakkında soruşturma başlatmalı ve sorumluların yargılanmasını sağlamalıdır. Bu süreçte, uluslararası toplumun desteği ve baskısı büyük önem taşımaktadır. İsrail’in işlediği suçların cezasız kalmaması, gelecekte benzer olayların yaşanmasını engelleyecektir.

 Kalıcı Barışın Temennisi

Ortadoğu’nun sadece Müslümanlar için değil, Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer inanç mensupları için de bir barış ve istikrar ortamına kavuşması, bölgedeki fitnenin kaynağı olan İsrail’in işgal ve yayılmacı politikalarından vazgeçmesine bağlıdır. Temennimiz, Gazze’nin onurlu ve yiğit halkının göstereceği sebat ve direnişin; zulüm, gasp ve katliamla abat olunamayacağını herkese göstermesi ve bölgede iki devletli kalıcı barışın sağlanmasıdır. Vicdan sahibi her bireyin, barış ve adalet için elinden geleni yapması gerektiğine inanıyoruz. Bu yönde atılacak her adım, insanlık onuruna ve evrensel değerlere hizmet edecektir.

Sonuç olarak, İsrail’in saldırı ve işgal politikalarına karşı durmak, sadece Filistin halkı için değil, tüm insanlık için bir sorumluluktur. Herkesin bu mücadelede üzerine düşeni yapması, barış ve adaletin sağlanması için büyük önem taşımaktadır. İsrail’e karşı uygulanacak boykotlar, uluslararası baskılar ve eğitim kampanyaları, bu zulmün sona ermesi için atılacak önemli adımlardır. Bu doğrultuda, vicdan sahibi tüm bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve devletlerin işbirliği yapması, barış ve adaletin tesisine katkı sağlayacaktır.

 



Bu yazı 4091 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI