Bugün Diyarbakır'da yaşananlar, sadece bir şehrin günlük etkinliklerini değil, aynı zamanda Müslüman toplumunun içinde bulunduğu durumu da yansıtıyor. Nevruz kutlamaları, Hazreti Peygamber'in doğum etkinliği ve Amedspor maçı gibi etkinlikler, sadece yüzeysel olarak birer etkinlik olarak görülemez. Bu olaylar, aslında bir toplumun ruh hali, inanç değerleri ve toplumsal dinamikleri hakkında derinlemesine bir bakış sunar.

İlk olarak, Nevruz kutlamalarının giderek daha fazla ön plana çıkması, İslam'ın yerini kaybetmekte olduğunu gösterir. Zira Nevruz, İslam öncesi bir kutlama olarak bilinir ve İslam'ın değerleriyle örtüşmez. Bu durum, Müslüman toplumunun kendi köklerinden uzaklaştığının bir işareti olarak yorumlanabilir.

İkincisi, Hazreti Peygamber'in doğumunu kutlama etkinliklerinin giderek azalması veya ikinci plana atılması, İslam'ın öğretilerine verilen önemin azaldığını gösterir. Peygamberimizin doğumu, Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir ve bu etkinlikler, onun öğretilerini hatırlamak ve yaşamak için bir fırsat sunar. Ancak, bu tür etkinliklerin azalması, İslami değerlerin unutulmaya yüz tuttuğunu gösterir.

Üçüncüsü, Amedspor maçının toplum üzerindeki etkisi, dini değerlerin spor ve benzeri dünyevi etkinliklerle değiştirildiğini gösterir. Spor, elbette ki sağlıklı bir yaşam tarzının ve toplumsal birliğin önemli bir parçasıdır, ancak bu tür etkinliklerin dini değerlerin yerini alması, İslam'ın toplumdaki etkisinin azaldığını işaret eder.

Son olarak, Filistin'deki mezarlık olayına karşı sokağa çıkılmaması, Müslümanların Filistin'e ve İslam dünyasına duyarsızlaştığını gösterir. Filistin, Müslümanlar için kutsal bir yerdir ve orada yaşanan zulüm ve adaletsizliklere karşı tepki göstermek, Müslümanların bir sorumluluğudur. Ancak, bu tür olaylara duyarsız kalınması, İslam toplumunun içinde bulunduğu duyarsızlık ve umursamazlık durumunu ortaya koyar.

Bu olayların arkasında, alimlerin ve toplumun önderlerinin sorumlulukları olduğunu unutmamak gerekir. Eğer toplum, Amedspor maçı için sokaklara dökülüyorsa, bu durumun altında yatan nedenleri derinlemesine incelemek ve çözüm yolları üretmek alimlerin ve önderlerin görevidir. İslam'ın toplumdaki etkisini kaybetmesinin altında yatan sebepleri anlamak ve bu duruma çözüm bulmak, bir köşe yazısının ötesinde, bir toplumun geleceğini belirleyen önemli bir adımdır.