Bugun...



‘HERHANGİ BİR SOSYAL SORUN TETİKLİYOR’

Kentleşme, işsizlik, şiddet, gelecek kaygısının travmatize ettiği kesimlerde madde bağımlılığının yaygın olduğunu belirten...

facebook-paylas
Tarih: 17-11-2018 06:57

‘HERHANGİ BİR SOSYAL SORUN TETİKLİYOR’

Kentleşme, işsizlik, şiddet, gelecek kaygısının travmatize ettiği kesimlerde madde bağımlılığının yaygın olduğunu belirten akademisyen Mustafa Altıntop, “Mustarip olduğumuz herhangi sosyal bir sorunun tetikleyebileceği bir olgudur” dedi. Salih YEŞİL DİYARBAKIR - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son dönemlerde uyuşturucu ile mücadeleyi sık sık gündeme getirmesi ve sert vurgular yapması, sorunun tehdit boyutunu göz önüne seriyor. Birleşmiş Milletlerin verileri, uyuşturucu kullanımının gün geçtikçe yaygınlaştığını gözler önüne seriyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Örgütü'nün (UNODC) 2017 verilerini kullanarak hazırladığı 2018 raporuna göre, dünya genelinde 250 milyona ulaşan uyuşturucu kullanıcısı sayısı, Türkiye'de de resmi rakamlara göre son 3 yılda yüzde 20 artarak 1 milyon 500 bin kişiye kadar çıktı. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre ise, geçen sene uyuşturucu nedeniyle 941 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de toplamda 100’e yakın faaliyet gösteren tedavi merkezlerinin çoğu kısa süreli ayakta tedavi hizmeti veriyor. Madde bağımlılığına ilişkin Sağlık Bakanlığı Bağımlılıkla Mücadele Komisyonunda bir dönem görev yapan akademisyen Mustafa Altıntop, bağımlılığın oluşturan nedenler ve bağımlılıkla mücadele nasıl mücadele edilmesi gerektiğini değerlendirdi. Bağımlılığın büyükşehirlerde daha yaygın olduğunu vurgulayan Altıntop, bu yaygınlığın sosyolojik nedenlerden kaynakladığını kaydederek, kentleşmenin getirdiği, kültürel çatışma, işsizlik gibi durumlara karşı mücadele edememenin getirdiği bir sonuç olduğunu söyledi. Bağımlılığın temelinde mutlaka psikososyal bir etmenin olduğuna dikkati çekerek, Altıntop, “Mustarip olduğumuz herhangi sosyal bir sorunun tetikleyebileceği bir olgudur” dedi. ‘GERÇEK DÜNYA AĞIR GELİYOR’ Mastır tezini de madde bağımlılığı üzerine yaptığını ifade eden Altıntop, yaptığı görüşmelerde yaşadığı bir anekdotu, “Görüştüğüm gençlerden biri, uyuşturucu kullanmasını ‘Yaşadığım dünya bana ağır geliyor, kendim için ideal dünyayı yaratmak zorundayım’ dedi. Kendi gerçek dünyası ağır geliyordu ona, ideal dünyasını yaratmak zorundaydı. Bu cümlelerin arkasında kendi gerçek dünyasında birçok engelle karşılaştığını görebiliyoruz. Çünkü bu bariyerler, aşabileceği bariyerler değildi” sözleriyle anlattı. ‘GÖÇ TRAVMASI’ Emniyet ve İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Kürt coğrafyasında Diyarbakır, Mardin ve Urfa’da uyuşturucu kullanımına ilişkin “kritik” iller arasında yer alıyor. Diyarbakır’da da neredeyse gündelik yaşamın bir parçası haline gelen ve kullanımına birçok kişinin şahitlik ettiği bir durumdur. Diyarbakır’da madde bağımlılığına karşı mücadele çalışması sırasında gözlemlerini aktaran Altıntop, Kürt coğrafyasında 90’lı yılların getirdiği zorunlu göçü hatırlatarak, “Kent dinamiğinde yaşanan bazı aksaklıklar, bazı toplumsal hareketler, politik çatışma dönemlerinde madde bağımlığının kullanım sıklığının arttırdığını görüyoruz. Diyarbakır’da 90’lı yıllarda özellikle travmatize olmuş insanlar olduklarını görüyoruz. Aynı zamanda burada yine bir sosyal sorundan mustarip olan işsizlik, aile içi çatışma yaşayan insanların da madde kullanımı eğiliminin yüksek olduğunu görüyoruz” diye konuştu. ‘TRAVMATİK DURUM MADDE KULLANMAYA İTİYOR’ Diyarbakır’da madde kullanımın en yaygın olduğu ilçelerin başında Sur’un geldiğine işaret eden Altıntop, “Madde kullananların birçoğunun aslında 90’lı yıllarda zorunlu göçe tabi tutulan insanlardır. Bu, dikkat çekici bir durum. Aslında yaşamış oldukları travmatik durumun onları madde kullanmaya ittiklerini gösteriyor. Bugün Sur’da yaşanan çatışma öncesi durumda, Sur’da madde kullanımı minimize olmuş bir haldeydi. Belediye burada birtakım çalışmalar yapıyordu. Sivil toplum örgütleri daha açık şekilde bu konuya eğiliyordu. Sur’da birçok insanın evi yıkıldı, birkaç yıl sonra nerede, hangi şartlar altında yaşayacakları belli değil, insanların ciddi anlamda güvenlik endişeleri var. Orada madde bağımlılığıyla mücadele bağlamında herhangi bir çalışma da yok. Çünkü, silahların patladığı bir yerde çalışma yapılamaz” şeklinde konuştu. ‘ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALINMALIDIR’ Madde bağımlılığının psikososyal nedenleri olduğunu dile getiren Altıntop, İçişleri Bakanı Soylu’nun “ayak kırma”, “metruk bina yıkma” çözümüne atıfta bulunarak, “Metruk binaları yıkabilirsiniz, madde kullanıcılarını hapsedebilirsiniz, ama bu sorunu sağlıklı bir şekilde çözmüş olduğunuzu göstermez, sorunu da çözmez. Yani madde ile iltisağı olan her bir kullanıcıyı kalkıp bir yere mahkum da edebiliriz. Ama bu şekilde madde kullanımı sorunu çözülecek mi? Madde bağımlılığıyla mücadelede en önemli nokta; koruyucu ve önleyici tedbirlerdir” ifadelerini kullandı. ‘PSİKOSOSYAL BOYUTU VAR’ Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM), Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi’nin (ÇEMATEM) detoks merkezleri olarak kullanıldığını, ancak bunun yetersiz olduğuna dikkat çeken Altıntop, şöyle konuştu: “Yani maddenin muadillerine sadece ilaç vererek biz bu sorunu ortadan kaldırmıyoruz. Bu işin psikososyal bir boyutu var. Ben yapmış olduğum mastır tezinde, gençler; kendi tedavi süreçlerinin 3 ila 4 hafta arasında sürdüğünü dile getiriyor. Bu, 3 ila 4 hafta arasında çözülemeyecek kadar büyük bir sorun. Avrupa’da integratif tedavi dedikleri bir yöntem uyguluyorlar. Madde bağımlılığına bütünlükçü bir bakış açısı getiriyor bu yöntem. Ortalama tedavi süreci 3 ila 4 yıl sürüyor. Yani 3 ila 4 yıl gibi uzun bir sürede bile halledilmeyecek bir sorunu burada detoks merkezleri üzerinde çözmek mümkün değil. Hele güvenlik tedbirini artırarak halletme mantalitesi gayri bilimsel bir mantalite olarak çözüm alınmayacak bir metottur.” ‘POLİTİKALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ’ Bağımlılıkla mücadelede sivil toplum örgütlerinin işin içine katılarak kurumlar arası bütünlüklü bir politikanın oluşturulması gerektiğini kaydeden Altıntop, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için de derinlemesine bir bakış açısı gerekiyor. Öncelikle, insanlar neden bunu ekiyor? Burada, tarım politikasının gözden geçirilmesi gerekiyor. İkincisi insanlar bunun satışını nasıl yapıyor? Güvenlik politikasının eleştirilmesi gerekiyor. Üçüncü olarak, kullanım yaşına baktığımız zaman 13, 14, 15 yaşları, okul çağı dönemi öne çıkıyor. Okullarımızda, bununla mücadele etmek adına nasıl çalışmalar yapıyoruz? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Dolayısıyla, ortadan kaldırmakla ilgili bir irade varsa, sorumlu olan tüm kurumların; hatta sivil toplum örgütlerinin bile şapkasını önüne koyup güçlü bir koordinasyon oluşturmalı.” Madde kullanımı sorununun multidisipliner bir ekip çalışmasını gerektirecek bir alan olduğunu ifade eden Altıntop, madde bağımlılığıyla mücadelenin uzun erimli, zaman, sabır ve çok ciddi bir motivasyon gerektirdiğini sözlerine ekledi.



Bu haber 74 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI