Diyarbakır…
Kadim şehir, medeniyetlerin beşiği, nice alimlerin, sanatçıların, kanaat önderlerinin yetiştiği mukaddes topraklar.
Bugün bu şehrin gidişatını sorgulamak artık bir zorunluluk haline geldi.
Diyarbakır’ı kimler yönetiyor?
Kimler şekillendiriyor?
Bu şehrin akışına yön veren insanlara baktığımızda içimizi burkan manzaralarla karşılaşıyoruz.
Diyarbakır, yozlaştırıcı toplulukların eline düşecek bir şehir değil. Bu şehir, tarihiyle, kültürüyle, diliyle bir kimliğe sahiptir.
Bugün bu kimlik, siyasi şovların, ideolojik dayatmaların gölgesinde kaybolmaya doğru sürükleniyor. Yakın zamanda yaşanan bir gelişme, bu tespiti ne yazık ki doğrular nitelikte.
Kürt müziğinin önemli isimlerinden, dili ve kültürü için mücadele etmiş Ayşe Şan’ın naaşı, ölümünden 29 yıl sonra İzmir’den alınarak Diyarbakır’a getirildi.
Peki bu gelişmenin perde arkasında ne var?
Neden şimdi?
Bu adımı atanlar kim?
29 yıl boyunca ailesi neden bu konuda sessiz kaldı?
Türkiye ve Diyarbakır şimdi mi özgürleşti de ancak bugün bu nakil mümkün oldu?
Tabutun başında boy gösterenlere bir bakın.
Kimler omuzlamış bu tabutu?
Bu bir sahiplenme midir, yoksa siyasi bir gösteri mi?
Biz, elbette ki Ayşe Şan gibi değerlere sahip çıkılmasından yanayız.
Lakin bunu yapanların samimiyeti sorgulanmalıdır.
Bu mesele, sanatçıya vefa değil; siyasi vitrin kurma yarışıdır.
Diyarbakır’ın kültürü, gelenekleri, insanlığı bu şekilde yozlaştırılamaz.
Bu kadim şehir, birkaç kişinin reklam malzemesi yapılamaz.
29 yıl sonra bir ünlü ses sanatkârının kabrini açtırıp naaşından kalanı getirip bunun üzerinden propaganda yapılması hem insanlığa hem kültürümüze saygısızlıktır.
Diyarbakır, böyle bir akıbeti hak etmiyor.
Bugün ortaya çıkan görüntüler, Diyarbakır’ın elden gitmekte olduğunu gösteriyor.
Hala geç değil. Bu süreci durdurmak, bu sinsi plânları bozmak bizim elimizde.
Bu şehirde birileri %60’ı temsil ettiğini söylüyorsa, diğer %40’ın da söz hakkı olduğunu unutmamalıdır.
Kimse kültürümüzü ayaklar altına alamaz, almamalıdır.
Kadına karşı değiliz; tam aksine kadını yücelten, kutsal gören bir inancın mensuplarıyız.
Kadınlarımızın, siyasi hesaplar için kullanılmasına da asla rıza göstermeyiz.
Bu cenazede atılan sloganlara, verilen pozlara dikkat edin.
Diyarbakır nereye sürükleniyor? Görün, anlayın ve uyanın.
Bizler sessiz çoğunluğuz. Ama artık susmamalıyız.
Diyarbakır’ı bir avuç radikal zihniyete, kültürden uzak ideolojik gruplara teslim etmeyeceğiz.
Diyarbakır sevdalıları artık harekete geçmeli. Erkek, kadın, yaşlı, genç demeden, bu şehri seven herkes sesini yükseltmeli.
Diyarbakır bizimdir.
Bu kadim şehir, asla ifsat odaklarına meze olmayacak.